İBB Skandalı olarak siyasal tarihte yerini alan, Büyükşehir Belediye Başkanının görevden uzaklaştırılıp tutuklandığı; CHP yönetiminin ise yargısal süreçleri değersizleştirmeye çalışarak, kendi içlerinden dökülen bilgi ve belgelere rağmen meseleyi hükümete, cumhurbaşkanına yıkmaya uğraştıkları, “darbe ve cunta” söylemlerine sığındıkları, olup biteni milletin gözünden kaçırmak için ortalığı yakıp yıktıkları  günlerde, Parti içinden isimler bu ölçüsüzlüğü, hadsizliği artık kaldıramadıklarını dillendirmeye başladılar. Özellikle İmamoğlu’nun hâkim karşısında kendisine yöneltilen bazı iddialara ilişkin cevap olarak: “Bana bakan bende Atatürk’ü görür!” cümlesi üzerine acaba buna bir cevap veren çıkar mı CHP içinden diye sorular da soruluyordu. Bu söze cevap veren bir CHP’li çıkmış. Bilmiyorum ki CHP ile ilgili iddiaları dile getiren, yargıya taşıyan, kamuoyu ile paylaşan herkesi bir şekilde “meczup” ilan eden Sayın Özgür Özel bu kişi ile ilgili nasıl bir yorum yapar… Kimdir, bilmezdim. Bitlis Önceki Dönem İl Başkanı ve Kurultay Delegesi imiş, yani aslında partinin hakiki sahiplerindenmiş, CHP Parti Meclisi Üyeliği görevine seçilen Hakan Uyanık’ın da babası imiş; şaibeli kurultay için de ifade vermiş ve para dağıtıldığını, alışveriş kartları verildiğini dile getirmiş. Veysi Uyanık Bey… Kendi cümleleri ile aktarıyorum: "Bana Bakan Atatürk'ü Görür" ifadesini şiddetle reddediyorum. • Ekrem İmamoğlu'nun bu küstah iddiası, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük mirasına yapılmış saygısız bir saldırıdır! Atatürk'ün adını, kişisel siyasi çıkarlarına alet etme cüretini gösteren bu zihniyet, CHP'nin kurucu değerleriyle asla bağdaşmaz. • İmamoğlu'na baktığımızda gördüğümüz şey, Atatürk'ün devrimci ruhu değil, İstanbul'da yaşanan kayyum skandalları, belediyenin kaynaklarının hesapsız kullanımı ve CHP'yi adım adım kişisel iktidar projesine dönüştürme çabasıdır. • Parti yönetiminin bu rezalete sessiz kalması ise ihanet boyutundadır! Atatürk'ün partisi, bir belediye başkanının kişisel egosunu tatmin etmek için kurulmadı! Bugün CHP Genel Merkezi, İmamoğlu'nun bu pervasız söylemlerini kınayacak yerde, adeta ona alkış tutuyor. Bu suskunluk, partimizin temellerini kemiren bir ihanettir. • Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter. • Biz, gerçek CHP'liler olarak bu kepazeliğe seyirci kalmayacağız! Atatürk'ü anmak, O'nun fikirlerini savunmak ve bu ülkeyi çağdaş uygarlık seviyesine taşımaktır. • İmamoğlu'nun yaptığı gibi siyasi rant malzemesi yapmak değildi. • CHP yönetimi ya bu çürümüş zihniyete dur diyecek ya da tarih önünde hesap vermek zorunda kalacaktır. • Atatürk'ün partisini, şahsi hırsların oyuncağı haline getirmeye asla izin vermeyeceğiz. Şaibeli kurultay iddiaları için söyledikleri de önemli. Bir nevi her şeyin özeti gibi. Kemal Kılıçdaroğlu gibi 13 yılı genel başkan olarak, uzun yıllar parti içinde görevlerde bulunmuş, cumhurbaşkanı adayı olmuş önemli bir kişinin, hiç ummadığı bir şekilde ‘sırtından hançerlenmek suretiyle’ kapı önüne konulması nasıl olmuş kendi ilinin ve bölgesinin delegeleri açısından anlatıyor. Çünkü kendisi de Özgür Özel için oy kullanmış ve arkadaşlarının oyunu almak için sunulan “lojistik imkanların” dağıtımında bulunmuş… CHP'nin 4-5 Kasım 2023'te yapılan 38. Olağan Kurultayı'nda "kurultay günü para karşılığı oy kullandırıldığı" iddialarına ilişkin soruşturmada, partinin Bitlis delegesi Veysi Uyanık beyin tanık sıfatıyla verdiği ifadeye göre: 38. Olağan Kurultay'dan yaklaşık bir hafta önce CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat'ın daveti üzerine İstanbul'a gitmiş, Beyoğlu ilçesinde bir otelde kalmış, olaylar şu şekilde gelişmiş: "Otelde Özgür Karabat, Ekrem İmamoğlu ve Metin Kaya ile birlikte girişte bulunan toplantı odasında gündüz vakti toplantı yaptık. Bu toplantıda İmamoğlu, Özgür Özel'i desteklememi istedi ve diğer detayları da Özgür Karabat ile halletmemi söyledi." Ekrem İmamoğlu'nun doğu ve güneydoğu illerindeki kurultay delegelerindeki etkisini bildiğini, bu nedenle İmamoğlu'nun Özel lehine delegeleri ikna etmesini istediğini aktaran Uyanık, kurultaydan kısa süre önce de Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Karabat'ın odasında görüşme yaptıklarını belirtti. "Ben 'Delegelere Özgür Özel'e oy vermeleri karşılığında ne vereceksiniz?' diye açıkça Özgür Karabat'a sordum. Karabat odasında bulunan bir kargo poşeti içerisinde 100 bin lira olduğunu söylediği nakit parayı çıkarıp bana, delegelere dağıtılmak üzere elden teslim etti. Ben 100 bin lirayı elden aldım. Ayrıca market alışveriş kartlarının da arabada olduğunu, oradan da bana bu kartlardan vereceğini ve benim de bunları delegelere dağıtmamı söyledi. Ben de kendisine bana verdiği paraları ve market kartlarını kendilerinin istediği şekilde ilgili kurultay delegelerine dağıtacağımı ve kendilerine bilgi vereceğimi söyledim.” …Ayrıca o toplantı sırasında il başkanı Metin Güzelkaya'yı bir kenara çekerek Özgür Karabat'ın kendisi için 100 bin lira para ayırdığını, Meclis'e giderse kendisine vereceğini söyledim. Daha sonra kendisi TBMM'ye gidip Özgür Karabat'ın odasında 100 bin lira para nakit aldığını bana söyledi. Ben kurultaydan sonra Özgür Karabat'a kimlere kart ve para dağıttığımı ismen bildirdim. Muş delegesi olan Arif Adanur'un Özgür Özel lehine imzasını ikna ederek ben aldım. Götürüp CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke'ye Özgür Özel'in Turan Güneş'teki seçim ofisinde Bitlis delegelerinin imzaları ile birlikte elden teslim ettim. Bunun üzerine Arif Adanur'un ablasını İSKİ'de işe yerleştirdiler." Günlerdir sokakları hareketlendirmek, insanlarımızı birbirine düşürmek, ülkemizi yabancı ülkelere şikayet etmek, esnafımızın ekmeği ile oynamak, imza kampanyaları açmak gibi eylemlerle gündemi belirlemek ve doldurmak çabası içindeki CHP yönetiminin “demokrasinin” hangi tarafında durduğu, “halk iradesi” kavramına ne anlam yüklediği böylelikle daha iyi anlaşılıyor… Sayın Uyanık’ın açıklamaları, mahkemede verdiği ifadeleri umarım ki uyuyan ve ebediyen uyutulmak istenen kitlelerin uyanışı için vesile olur… Prof. Dr. Zakir Avşar / Haber7