Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Haydar Sur, tıbbın, tarihinin en köklü ve hızlı değişimini yaşadığını anlattı. Hekimlik asla tarihe karışmayacak Teknolojinin tıp mesleğini ortadan kaldıracağı yönündeki endişe ve sorulara cevap veren Prof. Dr. Haydar Sur, “Yaşadığımız günler, tıp tarihinin on binlerce yıllık süreci içinde geçirdiği tüm değişimlerin en hızlı ve en köklü olanlarının yaşandığı yıllardır. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak; tıp uygulamaları ve hekimlik mesleği de eskisi gibi olmayacak. Bunun farkındayız. Ancak ‘Yapay Zekâ hekimin yerini alacak’ savı tümden yanlıştır. Bunu konuşan insanlar ne hekimliği ne de yapay zekâyı anlamıştır. Çünkü yapay zekânın fayda vereceği durumlar, hep insanın o yapay zekâyı kontrol altında tuttuğu durumlar olacaktır. Bu nedenle hekimlik asla tarihe karışmayacağı gibi, yapay zekâyı en fazla kullanan mesleklerden biri olacaktır. Bu da bizim, 21. yüzyılın hekim profilini bugünden öngörmemizi kolaylaştırıyor.” dedi. Yapay zekâyı da en iyi kullanan insanlar hekimler olacak “Hekimler hep zeki insanlar olmuşlardır; yapay zekâyı da en iyi kullanan insanlar hekimler olacaktır.” diyen Prof. Dr. Sur, "Yapay Zekâ hekimin yerini alacak savının tersini ben şöyle dillendirebilirim: Hekimler, yapay zekâyı en çok kullanan meslek grupları arasında yer alacaktır. Değişim bu yönde gerçekleşecek. O zaman biz teknolojiyle, makine öğrenmesiyle, nesnelerin internetiyle yakın ilişkimizi sürdüreceğiz ve onun, insan beyninin kusursuz filtresine veri aktarmasını sağlayacağız. İşimiz çok kolaylaşacak, çok daha isabetli hekimlik yapabileceğiz, becerilerimiz gelişecek ve tanılarımızda, tedavi yöntemlerimizde, laboratuvar bulgularının değerlendirilmesinde çok daha az hata yapan hekimler haline geleceğiz.” diye konuştu. Tıp ve mühendislik yakınlaşıyor Tıp fakültesi eğitimine teknolojik değişimi kısmen yansıttıklarını dile getiren Prof. Dr. Sur, şöyle devam etti: “Ancak bu yetmez. Önümüzdeki yıllarda çok daha fazlasını yapmak zorundayız. Çünkü şu bir gerçek: Hekimlik mesleği, mühendislik mesleğine doğru yaklaşmaktadır. Biyomühendislik, biyomedikal mühendislik, moleküler biyoloji ve genetik çalışmaları dolayısıyla bu iki meslek arasındaki mesafe gittikçe daralmaktadır ve ortak projelerde buluşmak zorunluluğumuz vardır. Ne tek başına hekimler bu değişimi tam olarak yönetebilecek kadar hâkim olabilir ne de mühendisler. Çünkü onlar da sağlık tarafını bilmiyorlar. Biz güçlerimizi birleştirerek yapay zekâyı insana en iyi hizmet eden hekim yetiştirme noktasını bulmada beraberce çalışacağız.” Multidisipliner çalışmanın çok büyük önemi var Sağlık bilişimi ve teknolojileri kısmında mühendislik fakülteleriyle ortak derslerin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Sur, “Fakat bu yeterli değil. Hücre düzeyinden başlayıp bütün sağlıkta kullandığımız tanı ve tedavi yöntemlerine varıncaya kadar, multidisipliner çalışmanın çok büyük önemi var. İnsan vücudunun bilinmezlikleri hâlâ çok fazla. Bildiğimiz, bilmediğimizin yanında çok az kalır. İşte o bilinmezlikleri beraberce keşfetme yolculuğunda multidisipliner çalışmalar kritik olacaktır.” ifadesinde bulundu. Proje yönetimi bazlı hekimlik…  Hekimliğin, bundan sonra hiç olmadığı kadar proje yönetimi bazlı yürüyeceğini de anlatan Prof. Dr. Haydar Sur, şunları kaydetti: “Bu, inovatif bir duruş gerektirir. Bilinmezlikleri tahmin etmede, ‘Şu yöntemle ben bunu araştırabilirim’ demede insan beyni yine var olacaktır. Bunun hipotez haline getirilip sorgulanmasında bize o verileri sağlayan makineler ve yapay zekâ olacaktır. Büyük veriyi analiz ederek bize hipotez üretmede de ışık tutacaktır. Ancak bu büyük veriden çıkan sonuçların yine insan vücuduna, insan hayatına, insan ruhuna aksettirilip daha sağlıklı bireyler ve toplum inşasına katkısı yine insan beyniyle olacaktır. Yapay zekâ bize verileri ve sonuçları ölü rakamlar olarak sunarken, insan beyni bunu canlandıracak, hayata uyarlayacak ve insanın ‘Ben bu dünyaya niye geldim?’ sorusuna cevap arayışında bile büyük katkılar sunacaktır.” Üsküdar Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde eğitim Kaliteli tıp eğitiminin üçlü bir sacayağı üstünde yükseldiğini belirten Prof. Dr. Sur, “Birincisi, eğitim altyapısının, ortamlarının ve bilişim sistemlerinin güzel kurgulanması; ikincisi, bunun dershane düzeyinde güzel öğretilmesi; üçüncüsü ise mesleğin pratik uygulamasında usta-çırak ilişkisinin sağlanması. Üsküdar Tıp Fakültesi'nde 40'ı aşkın temel bilim hocasıyla ilk üç sene zımba gibi bir eğitim veriyoruz. Öğrencilerimiz 2. ve 3. sınıfta çok yoğun bir eğitimden geçiyorlar ama fizyoloji, anatomi, histoloji gibi dersler onları hekimliğe çekiyor. Dördüncü, beşinci ve altıncı sınıflarda ise hem kendi afiliye hastanelerimizde hem de Sağlık Bakanlığı Eğitim Araştırma Hastanelerinde uygulamalı stajlar görüyorlar. Böylece her ortamı görerek dört duvarı sağlam bir pratik eğitim alıyorlar.” dedi. Öğrenciler ikinci sınıftan itibaren bilim dünyasına entegre oluyor Mezunların “Gittiğimiz zaman çok takdir gördük, meğer ilk 3 senede bize ne güzel şeyler öğretmişsiniz” dediğini ifade eden Prof. Dr. Sur, “Eğitim altyapımızda eksiklik yok; kadavralarımız, salonlarımız, kütüphanemiz tam. Öğrencilerimiz ikinci sınıftan itibaren bilim dünyasına entegre oluyorlar. Kütüphanede harıl harıl, birbirlerini şevklendirerek çalışan öğrencilerimizi gördüğümde 60 yılın yorgunluğu üstümden gidiyor.” ifadesinde bulundu. Kurucu dekan olmanın gururu Prof. Dr. Haydar Sur, bu yıl ilk mezunları veren fakülteyle ilgili duygularını da şöyle dile getirdi: “1986'da kendim mezun olduğumda çok heyecanlanmıştım. Ama açık söyleyeyim, kendi ellerimizle kurduğumuz fakültenin ilk mezunlarına diplomalarını verirken daha çok heyecanlandım. Birçok gence hayata atılırken tıbbi etik, insan sevgisi ve sağlığın korunması gibi değerleri aşılamak, bir hoca için doyumsuz bir mutluluk ve çok büyük bir tatmindir.” Tıp fakültesini, özellikle de Üsküdar Tıbbı seçen öğrencilerin çok bilinçli tercih yaptığını ve "Hocaların tamamının özgeçmişini okuyup geldik, biz sizi tanıyoruz.” dediklerini söyleyen Prof. Dr. Sur, “Ailece oturup bütün hocaların özgeçmişini okuyorlar. Üsküdar Tıp Fakültesi'nin bir üstünlüğü de budur; burada hasbelkader gelmiş bir tane hoca gösteremezsiniz. Her birinin ülkemizin köklü tıp fakültelerinde bir başarı öyküsü vardır. Bu deneyimi buraya taşıdılar. Sanki 40 yıllık bir fakülteymişiz gibi başladık. Eğer öğrencilerimiz böyle bilinçli ve sorgulayıcı olmazsa, benim de çaba göstermem için bir nedenim kalmaz. Bir öğrencim öyle bir soru sordu ki, ‘Çocuklar ben bunu bilmiyorum, müsaade edin haftaya okuyup geleyim’ dedim. Gittim, çalıştım ve ertesi hafta anlattım. Soruyu soran öğrenci, ‘Hocam, buna inanmamıştım ama siz ciddiye almışsınız, bana değer verdiğinizi anladım’ dedi. Bir hocanın en büyük enerji kaynağı, aküsü; öğrencisidir.” diye konuştu. Tıp eğitiminin zorluğu ve kadavranın önemi “Tıp fakültesi 6 yıllık bir eğitimdir ve 42 tane anabilim dalı vardır. Bir pratisyen hekimin bu 42 dalın her birinde bilgi ve görgü sahibi olması gerekir. Bu görgü, dershanede değil, pratikte öğrenilir.” diye konuşan Prof. Dr. Sur, şöyle devam etti: “Tıp eğitiminde kadavra ile eğitim çok önemlidir. Bizde hem en prestijli markalardan alınmış maket laboratuvarımız var hem de kadavra salonumuz. Önce maket üzerinde gösterir, sonra kadavra üstüne götürürüz. Kadavra, cansız da olsa bir insan bedeniyle ilk karşılaşma seansıdır. Orada bir yandan insan vücudunu çözümlemeyi, bir yandan da insana ve insan yapısına saygıyı öğretiriz. Diyoruz ki: ‘Bu kişi, bedenini bilime bağışlayarak sizin birçok insanın hayatını kurtarmanıza vesile olmaktadır. Eğer bu kişiye saygı duymazsanız, canlı olan insana da saygı duyamazsınız.’ O salon bizim için aziz bir mekândır. Öğrencilerimizin bu disiplini alması, nasıl bir hekim olarak şekillenecekleri açısından çok önemlidir.” Geleceğin hekim adaylarına mesaj Geleceğin hekim adaylarına da seslenen Prof. Dr. Sur, “İnsanla uğraşmayı seviyorsanız, onun yaşamına doğrudan etki eden bir mesleğin mensubu olmak istiyorsanız, sadece maddi gelir değil, insan sevgisini ve minnettarlığını da kazanmak istiyorsanız hekimlikten daha iyi bir meslek bulamazsınız. Hekimliği elde etmek biraz zordur ama o kadar da zor değildir. Sevgiyle yapılan hiçbir şey insana zor gelmez. Elinizi kalbinizin ta derinliklerine koyun. ‘Ben insanı seviyorum, insanla uğraşan bir mesleğin sahibi olacağım’ diyorsanız, seçeceğiniz en iyi meslek hekimliktir.” şeklinde sözlerini tamamladı. Tıp öğrencilerine ezber bozan yan dal fırsatı! Sağlık ve davranış bilimleri alanındaki tematik eğitim modeliyle öne çıkan Üsküdar Üniversitesi’nin Tıp ve Diş Hekimliği eğitiminde geleneksel sınırları yıkan bir adımla öğrencilerine yepyeni ufuklar da attığına dikkat çeken Sur, yan dal olanaklarıyla öğrencilerini multisipliner yetiştirdiklerini vurguladı. Sur, “Tıp ve Diş Hekimliği Fakültesi öğrencileri artık mühendislikten psikolojiye, adli bilimlerden sağlık yönetimine kadar birçok farklı alanda yan dal yaparak kariyerlerine multidisipliner bir vizyon katabiliyor. Bu yeni olanak sayesinde bir tıp öğrencisi, Bilgisayar veya Yazılım Mühendisliği'nde yan dal yaparak gelecekte sağlıkta yapay zekâ uygulamaları veya teletıp sistemleri geliştirme konularında uzmanlaşabilecek. Benzer şekilde, Biyomühendislik yan dalı ile genetik, doku mühendisliği gibi alanlarda derinlemesine bilgi sahibi olabilecek. Bir diş hekimliği öğrencisi ise Psikoloji yan dalı yaparak, özellikle dental fobi yaşayan hastalarla iletişim kurma ve tedavi süreçlerini yönetme konularında fark oluşturabilecek. Bu multidisipliner yaklaşım, mezunlara sadece ikinci bir uzmanlık sertifikası değil, aynı zamanda modern sa         Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı